Çarşamba, Ağustos 30, 2006

Mothercare Online


Bebek ürünleri satan bir firmanın web sitenin reklamı nasıl olur? Mothercare'dan çok güzel bir örnek; sade, yaratıcı bir anlatım.
Ajans: Interface Communications-Hindistan

Salı, Ağustos 29, 2006

Logolarına tapanlara…



Lowe/İstanbul'dan çok cesur, logosuz, mükemmel bir iş. Öncelikle Efes'i alkışlıyorum. Haluk Mesci'nin sloganı da hala ilk günkü gibi. Bilmeyenler ve duymayanlar öğrenmiş oldu; "Bira bu kapağın altında". Fevkalade...

Pazartesi, Ağustos 28, 2006

Dersimize Hoşgeldiniz.


Her reklâm bir brieftir. Eğer reklâmcı gözlüğünüz varsa, yapılan işe bakarak ne amaçlandığını, hedefin ne olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Amacı çözdükten sonra da vaadin doğru olup olmadığı konusunda öngörülerde bulunabilirsiniz. Önümüzde güzel bir örnek var. ‘Selçuklu Belediyesi ve Yanındakiler’

Deprem öldürmez, dayanıksız bina öldürür.
Deprem öldürmez, çürük bina öldürür.
Deprem öldürmez, insan öldürür.
Bu söylemleri Marmara depreminden sonra sıkça duymaya başlamıştık. Selçuklu Belediyesi billboardlarında yer verdiği inşaat firmalarıyla birlikte yukarıdaki metinleri biraz revize ederek bir şeyler söylemiş. Amaç; insanları kaliteli ve sağlam yapılar inşa etmeleri konusunda bilinçlendirmek. Ya da kaliteli yapıları bizler yaparız, bize gelin biz yapalım. Kaliteli olsun; ölmeyin, gülün. Mesaj bu. Ne o inşaat firmaları için rekabetçi ne de hedef kitle için ikna edici. Sosyal sorumluluk kokan bir iş. Ancak gelin görün ki bu güzel amaca uymayan çok kötü, stratejisi olmayan bir iş çıkmış ortaya.

Öncelikle ölmenin zıttı yaşamak, gülmenin zıttı da ağlamaktır. Ya ‘kaliteli yapı ağlatmaz, güldürür’ ya da ‘kaliteli yapı öldürmez, yaşatır’ diyeceksin. Her iki tercihten de vazgeçip ikisinin karışımını söylemek ise anlamsız ve amaca uymayan bir söylem. Zaten benim söylediklerim de amaca uymuyor. Sadece yapılan anlatım bozukluğunu vurgulamak için belirttim. Keza ölmek fiilini kullanmak başlı başına yanlış.

Sosyal sorumluluk çok hassas bir konudur. İnsanları korkutarak bilinçlendirmeye çalışmayı ve üstelik bunu başarmak için de reklâma başvurmayı gereksiz ve boşuna yapılmış bir yatırım olarak görüyorum. Üstelik çok kötü bir tasarımla. Strateji yok, vaat yok.
O billboardda ilgili inşaat firmaları ve Selçuklu Belediyesi’nin ortaklaşa hazırladıkları bir seminer ya da konferansın ilanının olmasını beklerdim. Falan tarihte filan yerde. Ve bu kampanyanın diğer mecralarla ve de PR ile desteklenerek amacına ulaşması için gayret sarf edilmeliydi. Böyle diyorum çünkü, bilinçlendirmek entegre iletişim gerektiren bir çabadır. Tek başına reklâm bu bilinci oluşturamaz. O sadece bir araçtır. Açıkhava reklâmında sadece bir tamlama, bilemedin bir cümle yani kısacık bir şey söyleyebilirsin. İlgililere duyurulur…

Pazar, Ağustos 27, 2006

Kardelen Ne Diyor? Anlayan var mı?

Konya sıcak bir memleket. Bu reklâm başka şehirlerde de yayınlanmış mıdır bilmiyorum. Ancak yayınlandıysa oraların da sıcak olduğu kesin. Malum, yaz ayındayız. Dolayısıyla insanlar suya daha fazla ihtiyaç duyuyor. Ve kardelen. Tam vaktinde ve zamanında hedef kitlesine bir şeyler söylüyor. Buraya kadar her şey yolunda. Ancak ‘Bir şeyler’ söylüyor. Tek bir şey, tek bir 'vaat' değil. İşte burada vah o güzelim paracıklara diyor insan…
Tam sıcaklar artmışken Kardelen çıkıyor sahneye: Metni ya da vaadi; ‘SU İÇSEM YARIYOR.’ ilk reklamının. Onlarca rakibe karşı söyleyebildiği sadece suyun 'yaradığı'; sağlıklı olduğu (!) Hadi ya! Su kime yaramaz ki. Hani nerede rekabetçi mesaj? Yok. Üstelik Amerikanvari bir aile tiplemesini tasarıma konu ederek söylüyor suyun sağlıklı olduğunu. Kimi temsil ediyor ki o aile. Enterasan doğrusu. Neyse dahası var:
Hemen ardından bir kez daha çıkıyor sahneye Kardelen. Bu sefer de diyor ki; ‘SUSUZLUK ANINDA CAMI KIRINIZ.’ Koca megalightta söylediği bu. Hem de bir damacana ve bir çekiç görseliyle destekleyerek. Şimdi ben bir hedef kitle olarak o mesajdan ne anlamalıyım? Çekiçle damacanayı mı kırmalıyım yoksa megaligtı mı? Üstelik damacana plastik, megaligtta da kırılabilecek tek yer megaligtın camı. Megaligtın camını kırarsam su fışkırmaz, yok damacanayı kırsam tekrar damacana almak zorunda kalacağım. Üstelik damacanayı neden kırayım. Alırım bir pompa içerim suyumu. Hiçbir stratejisi olmayan espiri olsun diye yapılmış bir reklâm. İçler acısı. Durun daha bitmedi:
Ara sıra da tramvay giydirmesiyle görünüyor ortalıkta. Yanlış hatırlamıyorsam orada da diyorki; ‘SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN. KARDELEN’ ne oldu şimdi? Bir ay boyunca söylediği üç ‘şey’. Mesaj ne, nereye konumlanmak istiyor? Sağlıklı bir su olarak mı yoksa 'çekiçle' mi? Ne dediği belli değil. Ne strateji var ne vaad.

Oysa o kadar reklâm harcamasına gideceğine bir gerilla pazarlamayla daha etkili olabilirdi Kardelen. Nasıl mı? Aynen şöyle: ‘Susuzluk Anında Camı Kırınız’ ve ‘Su İçsem Yarıyor’ diyeceğine bir vaatte bulunacak ve bedava su dağıtacaktı Kardelen. Amme hizmeti yapacaktı bir nevi. Ama nasıl? Sadece, 'vaadi olan’ bir megaligt ve bu megaligtın dibinde damacanasından suyunu ve diğer reklâm materyallerini dağıtan elemanlarıyla. Düşünün: Şehrin en merkezi yerlerinde satın aldığı megaligtların dibinde soğuk su dağıtacak. Sıcağın altında beyni kaynayan vatandaşa ilaç gibi gelecek su. Ve eğer isterlerse hemen oracıkta abone olacaklar damacana suya. Mükemmel bir gerilla pazarlama olurdu. Çekiçli megaligtı gördüğümde hemen beynimde şimşekler çakmıştı… Kardelen’in karları eriyor ama farkında değil.

Cumartesi, Ağustos 26, 2006

Doğru Stratejiyle Nasıl Çuvallanılır? / GAZNET Örneği.



Havamızı zehirden kurtaralım.
Konya için doğal gaza geçme vakti.

Strateji doğru ancak uygulama yanlış.

Kömürün havamızı kirlettiği doğrudur. Hava kirliliğinden kurtulmak için de artık doğalgaza geçmek lazım. Ne söyleneceği böyle belirlenmiş. Ancak nasıl söyleneceği konusunda büyük ölçüde çuvallamışlar. Yok, karar değiştirdim: tamamen çuvallamışlar. Çünkü öyle bir görsel var ki akşam yatarken uykumu kaçırdı desem yalan olmaz.

Reklâmlarda çocuk kullanmak bazen çok işe yarıyor. Türkcell’in % 75 indirim ilanında kullandığı gibi sevimli mi sevimli çocuklar. Ancak bazen de yaratıcılık uğruna burada olduğu gibi insanın çocuk olsa dahi bakası gelmiyor reklâm panosuna. Mesajı çok net, açık seçik, yaratıcı bir şekilde vermek amacıyla hazırlanmış ve gelebilecek her tepkiyi de göze almış bir reklâm. Tahmin ediyorum ki, reklamveren tarafında büyük tartışmalara neden olmuştur bu çalışma. Çocuk ilgi çekiyor, tasarım sade. Ancak o yukarıdan aşağıya inen el hayalet gibi. Çok negatif, çok itici, tam bir kâbus. Strateji doğru ama uygulama yanlış. Doğal gazın doğallığını, korkutarak söylemek abone kazandırmaz Gaznet'e. Aksine doğal gazın da Gaznet'in de negatif algılanmasına yol açar. Bizden söylemesi.

Perşembe, Ağustos 24, 2006

CV var, bir de yaratıvı CV.


X reklam ajansının eleman ilanına cevaben; geri dönüşümünün maksimum ölçüde sağlanılması amaçlanmış, tarafımdan hazırlanan bir CV.

Pazartesi, Ağustos 21, 2006

Chocolate Condoms


DDB - Belçika'nın Chocolate Condoms için hazırladığı iş. Kısa ve öz. Mesaj gayet net: Önce ve sonra...

Reklâmlarınızda Kullanmamanız Gereken 5 Kelime

BusinessWeek’ten Steve McKee'e göre "Reklamlarınızda Kullanmamanız Gereken 5 Kelime"...
McKee diyor ki,
"Şu beş kelimeyi asla reklâmlarınızda kullanmayın;
1- Kalite
2- Değer
3- Servis
4- İlgi
5- Dürüstlük
Sebepleri de şöyle sıralamış;
1- Kalite:
Alınmaya değer her ürün ya da hizmet kalitelidir. Alıcılar, fiyata göre, kalitenin de geleceğini bilirler. Ayrıca kalite tüm firmalarca o kadar kullanılmıştır ki, sadece boş 6 harf haline gelmiştir.
2- Değer:
Tıpkı kalite gibi, değer de fiyata bağımlı olarak değişmektedir ve alıcılar alımı yaparken, değerin ne olduğunu bilmektedirler. Her ürün veya hizmetin, kendine has değer eşitliği vardır. Bu yüzden "en değerliyi biz sunuyoruz" tamamen havada kalacak bir iddiadır.
3- Servis:
Hiç "biz kötü servis veriyoruz" diyen bir reklam gördünüz mü? Dolayısıyla daha iyi servis vaadi, alıcı açısından hiçbir anlam ifade etmeyecekitr.
4- İlgi:
Gerçekten firmanızın, rakiplerine göre müşterilerine daha fazla ilgi gösterdiğine mi inanıyorsunuz? Bunu söylemek iyi gelebilir ama, kamuoyu gözünde uçuşan kelimedir sadece. Rakibiniz müşterilerine ilgi göstermezse nasıl ayakta kalabilir? Ayrıca, rakibe göre daha ilgili olduğunuzu nasıl ispat edebilirsiniz?
5- Dürüstlük:
Dürüstlük zaten her firmada olması gereken birşeydir. Bunu ilan etmenin nasıl bir anlamı olabilir ki? Ya gerçekten dürüst değilsiniz, birşeyler saklıyorsunuz, dürüst olduğunuzu söyleyerek bunu gizliyorsunuz yada -biraz ayıp ama- rakibinize göre daha yüksek yaşam standartlarınız olduğunu ima ediyorsunuz."
Kaynak:İlef

Redbull



Ah bu reklamlar... İyi iş, temiz iş.

Cuma, Ağustos 18, 2006

Hoşgeldim

Merhaba,

Reklam ve pazarlama üzerine yaşadıklarımı, gördüklerimi, duyduklarımı, bildiklerimi ve nacizane yorumlarımı yazmaya geldim. Hoşgeldim, dolu dolu geldim...