Cuma, Eylül 28, 2012

Turizm alanında bir QR kod uygulaması

 
Günümüz teknolojilerinin başında gelen QR kodlar, Lizbon sokaklarındaki kaldırım taşlarıyla hazırlanır ve Portekiz'e ilişkin kültürel içerikler kaldırımlar aracılığıyla turistlere aktarılır. QR kodun turizm sektöründe kullanılmasına ilk defa şahit oluyorum. Gelecekte birçok alanda hayatımıza girecek bu teknolojiyi keşfedip kullanmak bir mecburiyet oldu artık.

Ajans: MSTF Partners, Portekiz

Perşembe, Eylül 27, 2012

-Hayvanlar hazırlasın abi ilanı!

 
Bu fikir hangi delikanlının aklına geldiyse alnından öpmek lazım.
 
-Konumuz doğa arkadaşlar. Onu koruyacağız. Müşterimizin temiz motoru için bir ilan hazırlayıp çevreye zarar vermeyen motorun hayvanlar için ne kadar önemli olduğunu anlatacağız. Daha temiz motorlara geçiş yapmak artık hayati önem taşıyor. İstediğiniz gibi yardırıp uçabilirsiniz. Alın bu da brief...
-Hayvanlar hazırlasın abi ilanı!
-Seni sağ kolum yapıyorum evladım. Bundan sonra buralar bu delikanlıdan sorulacak.

Ajans: N=5, Hollanda

Coca-Cola Zero: Unlock The 007 In You



İyi konumlandırma.

Ajans: Publicis Conseil,  Fransa

Belki de çocuklar için canavarlar gerçekten vardır.



Bizde şöyle bir inanış vardır: Alkollü, kötü niyetli, ne bileyim cünüp gezen kişiler bebeklere başka başka sıfatlarda görünür, onları korkuturlarmış. Bazen bebeklerin eli yüzü düzgün görünen bir kişiden fazlaca korkmasını, gözünün içine baka baka ağlamasını buna bağlamışımdır hep. Fantastik geliyor ama başka bir izahı var mı bunun?  Belki de çocuklar için canavarlar gerçekten vardır.

Ajans:  Euro RSCG, Finlandiya

Yerim senin teknolojini!


 
Citroën, şu robotları hayatımızdan çıkarsan be abi. Hadi tamam arabaları robot falan yapıyon dans ettiriyon falan ama şarkı söyletip aramıza sokunca olmuyor be... Buz gibi soğudum sana. Size de çok itici gelmedi mi?
 
Ajans: Agence H - Paris, Fransa

Allianz



Vaay! Sigorta dediğin böyle olur.

Ajans: Grey group, Endonezya

Osim uDivine Masaj Koltuğu

 
 
 
İyi iş.
 
Ajans: Draftfcb, Hong Kong

Merhaba, ben medyum Dave.



Bir sol kroşe geliyor hazır mısınız? Buyurun izleyin, uyanık olun.

Perşembe, Eylül 20, 2012

PSY - Gangnam Style


 
An itibariyle 221,509,725 defa izlenmiş bir videoyu paylaşmamak ayıp olur arkadaşlar. Güney Kore'li kavruk kardeşimizi tebrik ediyoruz. PSY - Gangnam Style

Zaman Yolculuğu

 
TEB İle Zaman Yolculuğu'nun, benzerlerinin önüne geçemese de gideri var arkadaşlar. Son zamanlarda çevremde en sık gördüğüm uygulama olduğu için bahsetmeden geçemedim. Ne de olsa ülkemizde birçok kişi bu tarz bir videoyu nasıl elde edebileceğinin yolunu bile bilmiyor. Bulduğu yolun sonunda da çoğu zaman Fotoğrafçı Zühtü'nün sıradan kurgusu ile yetiniyor. Vasat da iş yapar arkadaşlar bazen. Hani böyle şey gibi, ikinci el Mercedes'lerin ülkemizde iş yapması gibi falan. İyi iyi, aferin çocuklar, devam.

eBay kadınları çözmüş beyler.





eBay kadınları çözmüş beyler...

Hııı, bu da halk otobüsü reklamı...


 
Danimarka'dan bir halk otobüsü reklamı. Siz bizim buradaki versiyonunu hayal ededurun ben bi tuvalete gidip gelicem. Saygılar...

Kayıp anılar...


 
2020'ye dair bir gelecek senaryosu. Digital bir istila olur ve ne varsa yok olur. Elinde bir polaroid fotoğrafla kalakalıverirsin. Hadi hep beraber 80'lere dönelim. O zamanlar ne güzeldi...

Çarşamba, Eylül 19, 2012

Sıkı bir yumruğa hazır olun.


 
Video hakkında birşeyler yazarsam işin büyüsü kaçar. Ama sağ gösterip sol vuran sağlam bir iş. Sıkı bir yumruğa hazır olun.

Pazartesi, Eylül 17, 2012

Beklenmedik misafir


 
Ay çok sevindirik oldum ülkemizden böyle bir iş çıkmasına. Uyyyh! Ama şununla kıyaslayınca çok vasat değil mi?

Çarşamba, Eylül 12, 2012

12 buçuk yıl, 4.514 fotoğraf, 7.48 sn. video


 
Arkadaşın 12 buçuk yılda yaşadığı değişimi izleyin. 11 Ocak 2000 – 30 Haziran 2012 arasında çekilmiş 4.514 adet fotoğraf bir araya gelmiş ve yaklaşık 8 dakikalık bir video çıkmış ortaya. Vay anası! 12 buçuk yıl, 7.48 saniyelik bir videoda. Ortalama bir hesap yaptığında 12 buçuk yıl 394.461.575 saniye yapıyor. Hayat bu kadar kısa işte...
 
Sizin yerinize de soruvereyim. -Psikopat mısın birader?

Gelecek: Yükseltilmiş gerçeklik (Yalan Dünya)

 
Google gözlüğün geliştirilmiş hali olarak düşünebileceğimiz bu kısa filmdeki yaşam, günümüzden çok da uzak değil. Hepimizin gelecek senaryosunda olması muhtemel gerçeklik, aslında ne kadar da sahte ve kurmaca hayatlarımızın olacağını gösteriyor sanki. O kadar hayal kurdum ki bu videoyu izlerken. Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyorken, bizi aynı mimik ve refleksleri kullanan robotik toplumlara dönüştürecek diye çok korkuyorum.
 
Gelecekte insan ilişkilerinden marka yönetimine kadar birçok alanda farklılaşmak daha da güçleşecek, yalan dünya dedikleri anlam bulacak gardaşım.
 
- Nesin sen müneccim misin?
- Yok, seksenli yıllarda Görevimiz Tehlike'yi izlerken "hadi len bilgisayardan bilgisayara karşılıklı konuşma mı olurmuş" , Kara Şimşek izlerken de "konuşan araba mı olurmuş" diyen birisiyim. Hadi eyvallah...

Perşembe, Eylül 06, 2012

Çarşamba, Eylül 05, 2012

Reklamda ünlü (Cem Yılmaz) kullanımı - İş Bankası


“Dur dur dur. Susun bi Dakka. Ses versene şuna biraz.” Evet, abartmıyorum aynen böyle oldu reklamı ilk gördüğümde etrafımda olup biten. Son dakika gelişmesi olur da herkes susar ve haberi izler. Cem Yılmaz’lı İş Bankası reklamını da aynen bu edayla pür dikkat izledik bir arkadaş oturmasında. Başlamadan belirteyim istedim…
Daha önce şurada yazdığımız gibi İş Bankası’nın yeni reklam yüzü Cem Yılmaz oldu. Daha reklam yayınlanmadan başlayan reklamın önüne geçen ünlü kullanımı tartışmaları süredururken bir iki kalem de biz çalalım dedik. Seyirci kalacak değiliz ya…
Reklamda ünlü kullanımı ile reklamda Cem Yılmaz kullanımı birbirinden ayrı şeyler olarak algılanır oldu memlekette. Velhasılı bol kahkahalı bir reklam beklentisi oluşuyor Cem Yılmaz mevzu-i bahis olunca. Ama öyle mi oldu. Hayır. Tersine, bol mesajlı, uzun metrajlı bir serinin ilgi uyandıran ilk gösterimi gibi sonrakiler için koşullandırıyor bizi reklam. Ayrıca hiç espri yok da değil. Aralara serpiştirilmiş, Recep İvedik esprilerine katıla katıla gülenlerin anlayamayacağı nitelikte ince espriler gözlerden kaçmıyor. Başından sonuna kadar profesyonel bir işle karşı karşıyayız. Bu durumda yapılacak ilk şey takdir etmek ikincisi de birkaç eksik bulup cılkını çıkarmak. Biz de bu yönteme başvurarak önce takdir ediyor sonra da zurnanın son deliği de olsak yermekten geri kalmıyoruz. Ne yapacaksın, bu işler böyle.
Bankacılık gibi ciddi bir sektör espri kaldırmaz zatı muhterem, Cem Yılmaz yanlış bir tercih olmuş İş Bankası için. Artık cılkı çıktı bu reklamların yaklaşımına bir istop çekiyor ve ekliyorum: İletişimin dili duygusaldır. Mizah da reklamcıların sıklıkla başvurduğu duygusal bir anahtar olarak kilitli kapıların tümünü açabilecek güçtedir. Bir zihin uyuşması ile beraber geliveren satın alma hallenmesi içerisinde buluverirsiniz kendinizi. O kadar yani.
Duygulara hitap eden iletişim, mantığımıza hitap edenden daha kestirme sonuçlar doğuruyor. Marka ya da hizmete karşı olan antipatik yanımızı tavlayıp ıstarkayı koltuk altımıza yerleştiriveren bu tarz reklamlar ikna olmamızı kolaylaştırıyor: Psikolojik olarak rahatlatır, çaktırmadan -en savunmasız anımızda- mesajı verir. Mizahın kullanıldığı reklamlarda bazı mesajlar var ki sağ kolunu başının üstünden dolandırıp sol kulağı tutarmışçasına bir anlatımla seni anlamaya ve bulmaca çözdürmeye sevk eder. Reklamın arasına serpiştirilen bu unsurlar birleştirildiğinde duyulan hazzı, yaşayan bilir.
Neden Cem Yılmaz kullandı ki İş Bankası reklamlarında? İlla bir Cem lazımsa al Cem Davran’ı koy reklama bas prime time’a rahvan gitsin yaklaşımında olan pek muhterem bilmişlerin bilmedikleri bildiklerinden çok sevgili okur. Eğri oturup doğru konuşalım. Cem Yılmaz kullanırsan bilmem kaç internet sitesinde haber olur, bilmem kaç gün sosyal medyada konuşulur, bilmem kaç, bilmem kaç bir şeyler olur işte. Bir de Cem Yılmaz’ın işini ciddiyetle yapan bir görüntüsü var ve içinde olduğu her projeyi farklılaştırıyor. -Ciddi kısmı profesyonelce de okunabilir.- Kötü bir işi yok bir kere adamın, başarılı yani. Bakınız: GORA, AROG, YAHŞİ BATI. Böyle bir adamla anılmak hangi markaya zarar verebilir ki? Kaldı ki 88 saniye boyunca izleyicinin merakını reklamda tutabilecek kaç ünlümüz var Allasen!
Ürünün önüne geçme durumu tüm mizahçıların ortak kaderi. Ama Cem Yılmaz söz konusu olunca bu risk birkaç katına çıkıveriyor hemen. Hal böyle iken Cem Yılmaz’ın en ciddi reklamını izledik diyebilir miyiz? Bence diyebiliriz. Reklamda tamamen İş Bankası’na odaklanılmış, açık ve net bir şekilde mesaj iletilmiş.

25. 75. 125. gibi yirmi beş ve katlarında yıllarını kutlayanı gördük de bu neyin nesi şimdi. Neden 88. yılda iletişim? sorusunu sorduğumuz anda cevabımızı da alıyoruz: “Türkiye’nin bankası.” -Ne yani Cumhuriyet kurulduğu gün İş Bankası’da mı kurulmuş diyenler şöyle kenara ayrılsın.- Daha eski -köklü- markalarımız da var elbette Vefa Bozacısı (1876) gibi ama İş Bankası’nınki ayrı bir anlamlı. Cumhuriyetin 88. yılı içerisindeyiz ve önümüzdeki 29 Ekim’de 89. yılını kutlayacağız. Bu ülke ile yaşıt ve bu ülkenin acısıyla tatlısıyla tarih sahnesindeki gelişimini kendisiyle bütünleştiren kaç markamız var? Her yıl İş Bankası için ayrı ayrı öneme sahip. Ne demişler; “Günaydın Türkiye. Türkiye’nin bankası olmak demek, piyasanın nabzını tutarken, Türkiye’nin her yerine bir nefes kadar yakın olmak demek. 88 yıldır Bizi Türkiye’nin en iyi, en büyük ve en itibarlı bankası yapan, ülkeyi büyüten hayallerin yanında olmamız. Bu hayalleri gerçekleştirmemizin sırrı ise bir bankadan daha fazlası olmak, yalnızca işin değil, hayatın da içinde olmak.” demişler. Ne güzel demişler. Uzun zamandır kullanılan “Günaydın Türkiye” teması ile ülkemizi büyüten hayallerin yanında olduklarını anlattıkları öykülere odaklanan İş Bankası’nın bir hikayesi var. Hikayesi olan markaları seviyorum.
Cem Yılmaz’ın filmleri ve reklamlarında canlandırdığı karakterler Ali Cengiz oyunlarına vakıf, sinsi, uyanık hatta çakal olarak bile nitelendirebileceğimiz bir yapıda. Ve Özellikle Türk Telekom reklamlarındaki Taşkın Abi karakteri ile neredeyse aynı çizgide bir Servet Bey görüyoruz. O yüzden zihinlerdeki Türk Telekom algısını yıkmak için yoğun bir medya planına ihtiyaçları var gibi görünüyor. Mehmet Ali Alabora’nın güven veren yüzü ve imajının İş Bankası’nın devletin bankası, asla batmaz, sağlam banka algısını güçlendirdiği kesin. Bakalım Cem Yılmaz’ın esprili yanı markaya neler katacak. Bazen İş Bankası’nın soğuk ve kasıntı bulunduğu yönünde sonuçları olan bir araştırma neticesinde böyle bir tercih yapıldığını düşünmüyor değilim.
Neler gördük?

Sevgili büyüklerim düşünmüştür ama söylemeden de edemeyeceğim: 88 yıl öncesinin Türkçe’si bugünkü ile aynı değil be abi!
Sanat yönetimi çok iyi ama İtalya’nın bir bankası havası da yok değil reklamda. 88 yıl öncesine ait modern bir Türkiye portresi çizilse de kurgu hayallerimizle örtüşmüyor. Ayrıca hiçbir planda başörtülü birisine rastlamıyoruz ki beklemiyorduk da zaten.
Allahım beni mahçup etme, hayırlı olsun, kolay gelsin, ellerinize sağlık gibi kültürel kodlarımızı görmek memnun edici. Çünkü reklamda kullanılan her kelimenin büyük bir önemi var. Ne demiş David Ogilvy: "Metindeki her sözün bir değeri olmalıdır".
“Bankamıza gelirken önünüzü iliklemenize gerek yok.”  cümlesinden amire memura, okumuşa hürmet eden bir kitlenin hedeflendiğini görüyoruz.
Bir İş Bankası girişimi olan Şişecam’a da reklam içinde reklam olarak yer verildiğini görüyoruz.

Memleketin en büyük teşebbüsü fabrika maketi olurken, memleketin en küçük tasarrufu işaret edildiğinde ablanın küçük göğüslerini görenler var aramızda. Ben onların yalancısıyım. Belki de reklamı konuşturacak bir detay olarak kurgulanmıştır. Bu reklamcılardan korkulur arkadaş.
Reklamın başında arka plandaki saat 8:25’i gösterirken reklam sonundaki saat ise 10:20'yi ya da 16:50'yi gösteriyor. (tam çözemedim) 88 saniyeye göre bir ayarlama yapılsaymış keşke. Çok büyük bir nokta atlanmış vah vah vah :)
O kırmızı ve sulu elma çocuğun elinden alınmayaymış iyiymiş. Sen ye çocuğum denilmeliymiş. Büyüklerimiz öyle yapar, yapmalı.
Çok ağdalı yazıyosun be koçum diyen büyüklerimin ellerinden öpüyor, yine David Ogilvy’nin bir sözü ile noktalıyorum: “İnsanlar ürünü satın alır, televizyondaki reklamı değil."

Salı, Eylül 04, 2012

Hayatta kalmanın kolay yolu

Emniyet kemeri ile ilgili birçok yaratıcı çalışma gördüm ama bunu ilk defa görüyorum. İyi fikir.
 
Yaratıcılığı tüketemezsiniz. Daha fazla kullandıkça, daha fazla sahip olursunuz. – Maya Angelou
 

Sarhoş Ayna

Ya bırakın siz onu bunu da adamların yaptığı sosyal sorumluluk çalışmasına bakın: