Çarşamba, Ocak 02, 2013

Ne İş?


 
Eskiden bir reklamı ara ki bulasın. TV'de gördüğün reklamı tekrar izleyebilmek için reklam kuşaklarını takip etmekten başka çarenin olmadığı günler... Çok da eski değil, şunun şurasında üç beş yıl öncesinden bahsediyorum. Markanın web sitesinde bile bulamazdın reklamı. Sanki belli bir zümrenin malı gibi sadece ajansla iletişimi olan bazı reklam blogları yayınlayacak da izleyeceksin. Gerçi günümüzde bile hala reklamlarını web sitesinde yayınlamayan markalar var. Ne içiyolar onlar çok merak ediyorum...

Velhasılı, Allah sosyal medyayı doğuranlara zeval vermesin. "Sosyal medyanın gücü" klasik bir söylem olacak ama o gücün farkında olanlar gereğini yapıyor. İş Bankası'nın Cem Yılmaz'ın oynadığı tasarruf temalı reklam filmi TV'de yayınlanmadan önce Facebook'ta paylaşıldı ve haberler, twitler, paylaşımlar çorap söküğü gibi geldi. Sanırım fikri yayacak kitlenin sosyal medyayı kullanan, özellikle de twitter kullanıcıları olduğunun farkında İş Bankası. Daha önce de benzer araçları kullanmıştı. Başka markalarımız da var tabi sosyal medyayı etkin olarak kullanan. Bu açıdan farkında olan markalarımızı tebrik etmek lazım. Ancak mesajın doğruluğu şüphe götürmeyen durumlarda…

Şimdi gelelim reklamımıza...

Google amcamıza soruyoruz ve neredeyse bu reklamla ilgili çıkan haberlerin tümünde benzer bir ifadeye rastlıyoruz: "Ünlü komedyen Cem Yılmaz"! Cem Yılmaz ismi zaten kendi başına komedi beklentisi yaratıyor, bir de üzerine "komedyen" sıfatı eklenmesi beklentiyi ben diyeyim iki, siz deyin beş katına çıkartıyor. E haliyle de beğeni çıtası yükseliyor. Tıklıyorsun reklamı ve izliyorsun. Herkeste gülme krizine sokacak bir ya da birkaç ince espri beklentisi... Arabanın anahtarı diye kurma kolunu uzatması ve "tabak gibi çıkıyor" ifadelerinin dışında göze çarpan bir şey yok. 

Bu durum, Cem Yılmaz'ın rol aldığı reklamlar açısından bence en büyük risk. Cem Yılmaz, reklamın önüne geçer mi endişesini pekiştirircesine reklamda bir espri arar oldu herkes. Diğer taraftan sürekli aynı karakter. Enerjik, yerinde duramayan bir
Erşan Kuneri, bir doktor bu ne tarzı. Dolayısı ile bence Cem Yılmaz reklamları bu tipleme ile devam ederse hiçbir marka için Doritos'taki etkiyi yaratamayacak. Çünkü oradaki karakterin üzerine oturan birbirinin tekrarı Türk Telekom ve İş Bankası reklamları ve hedef kitlede sürekli espri beklentisi içerisine girip mesajın kaçırılması durumu...

Tema tasarruf ama yetmişli yıllarda ülkemizdeki tasarrufun ekseriyetimizdeki algısının bu reklamda anlatıldığı gibi olmadığını düşünüyorum. Sonuna bir Fransız bankasının logosunu koyarak Fransızca dublajla Cem Yılmaz'ı tanımayan bir Türk’e izlettirsen bu reklamı, fazlasıyla inandırıcı olur… Mekan ve tipler oradan, buradan değil çünkü. Dolayısı ile İş Bankası, bu reklam serisi ile müşteri kitlesini tanımlayarak safını da vurgulamıştır aynı zamanda.

Ve sonuç olarak reklam;
singin' in the rain müzikali tarzı ve küçük detaylarıyla ilgi çekse de tasarruf için neden İş Bankası'nı tercih etmemiz gerektiğini söylemiyor. Ayrıca reklamda hem tasarruf diyorsun hem de Türkiye'nin en pahalı reklam yıldızını kullanıyor, Hollywood tadında yüksek bütçe algısı uyandıran bir prodüksiyona imza atıyorsun. Ne iş?

Son bir not: Bence bir banka "1000 lira bir anda 1 lira, 1 lira bir anda 1000 lira olur." önermesindeki virgülden öncekini söylememeli. Hem de asla.

Hiç yorum yok: